Teşebbüslerin Hâkim Durumu Kötüye Kullanması

Ünlü Alman Hukukçu Rudolf von Jhering 1877 yılında yayımladığı “Hukukta Amaç” (Der Zweck im Recht) adlı eserinde “Kanun koyucumuzun gözleri önünde anonim şirketler, gizli hikâyeleri cezaevlerindekilerden çok daha hainlik, rezillik ve adilik içeren hırsızlık ve dolandırıcılık kuruluşlarına dönüşmüşlerdir. Ancak burada hırsızlar, haydutlar ve dolandırıcılar demir yerine altın içinde oturmaktadır” [1] demektedir.

Günümüzde ise anonim şirketleri de kapsayan “teşebbüsler”, kâr amacının yanında ürettikleri mal ve hizmet,
yarattıkları katma değer ve istihdam, verdikleri vergi ve yürüttükleri sosyal sorumluluk faaliyetleri ile toplumun vazgeçilmez unsuru olmuşlar ve Jhering’in düşündüğünden farklı bir profil kazanmışlardır.

Teşebbüslerin bugün sahip oldukları profilin kazanılmasında ve korunmasında devletlerin büyük katkısı bulunmaktadır. Ülkemizde de T.C. Anayasası md. 167 f.1 “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” düzenlemesi ile rekabetin korunması, tesisi ve geliştirilmesi görevi devlete verilmiştir.

Devlet içerisinde bu görevin birinci muhatabı Rekabet Kurulu’dur. Rekabet Kurulu bu görevini ihbar, şikayet veya Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine yerine getirebilmekte ve hatta resen (kendiliğinden) de soruşturma başlatabilmektedir.

Rekabet Kurulu yürüttüğü soruşturmalar neticesinde yakın zamanda bilişim sektörü ile gıda sektöründeki bazı teşebbüsler aleyhine pazardaki hâkim durumlarını kötüye kullanarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (RKHK) 6 maddesini ihlal etmeleri nedeniyle milyonlarca Türk Lirası idari para cezasına ve ilave olarak bazı davranışsal tedbirler uygulanmasına karar vermiştir.[2]

RKHK’un 6 maddesi kapsamında incelenen bir davranışın ihlal teşkil edebilmesi için davranışı gerçekleştiren teşebbüsün öncelikle ilgili pazarda hâkim durumda olması ve bu teşebbüsün davranışının bir kötüye kullanma niteliği taşıması gerekmektedir.[3]

Türk hukukunda hâkim durumdaki teşebbüs; “belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü haiz teşebbüs’’[4] olarak tanımlanmaktadır. Rekabet Kurulu’nun yerleşik uygulamasında diğer kıstasların yanında %40’ın altında pazar payına sahip olan teşebbüslerin hâkim durumda olması ihtimalinin düşük olduğu kabul edilmektedir. [5]

Örneğin Alman hukukunda ise diğer kıstasların yanında eğer tek bir teşebbüs sektöründe pazar payının %40’ına; birlikte davranan üç veya iki teşebbüs pazar payının toplam %50’sine veya birlikte davranan beş veya daha az teşebbüs pazar payının üçte ikisine sahip ise hâkim durumdaki teşebbüs/ler olarak değerlendirilmektedir. [6], [7]

Bir teşebbüsün piyasa şartlarına ve hukuka uygun davranarak gelişip büyümesi neticesinde hâkim duruma gelmesi hukuka aykırı ve yasak değildir. Aksine gelişen dünyada Türk teşebbüslerinin kendi iç dinamikleri, organizasyonu, verimliliği, yaratıcılığı ve teknolojisi ile güçlenmesi ve hatta hâkim duruma gelmesi arzu edilen bir hedeftir. Hukuka aykırı ve yasak olan ise; hâkim durumda olan teşebbüslerin diğer teşebbüsleri dışlayıcı, sömürücü ve ayrımcı
davranışları ile hâkim durumlarını kötüye kullanmalarıdır8. Bununla birlikte teşebbüslerin kendi iç dinamikleri yoluyla değil de birleşme veya devralma yoluyla piyasada hâkim duruma gelmesi ise rekabeti önemli ölçüde sınırlandıracağından RKHK md. 7 gereği hukuka aykırı ve yasaktır. Birleşme ve devralmalar gerektiğinde Rekabet Kurulu’nun iznine tabi kılınmıştır.

Hâkim durumun kötüye kullanılması; ürün kalitesinde ve yenilik düzeyinde düşüş, fiyat artışı, mal ve hizmet çeşitliliğinde azalış gibi tüketici refahına zarar verebilecek sonuçlar da doğurabilmektedir. 9 RKHK md.6 f.2’de rekabeti önemli ölçüde azaltacak bu hallere aşağıdaki örnekler verilmiştir.

– Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,

– Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması,

– Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,

– Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,

– Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması. Bu örnekler haricinde vuku bulabilecek başka kötüye kullanma halleri de yaptırıma tabi olabilecektir.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’muzda rekabeti engelleyen, bozan ya da kısıtlayan teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birlikleri kararlarına bazı şartlar altında muafiyet getirilirken Avrupa Birliği Rekabet Hukukunda olduğu gibi hâkim durumun kötüye kullanılması hallerine karşı hiçbir muafiyet getirilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının refahının artması, düşük fiyat ve yüksek kalitede mal ve hizmete ulaşması, teşebbüslerimizin ülke içinde ve küresel alanda rekabet gücünü artırması için yurt içinde rekabeti tesis etmek ve korumak görevinde kamu kurumları yanında vatandaşlarımıza da önemli rol düşmektedir. Tüketici olarak hepimizin rekabet mevzuatı ve uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmamız, rekabet ihlallerine karşı duyarlı davranmamız, rekabet ihlali olduğunu düşündüğümüz uygulamalara ilişkin olarak Rekabet Kurumu’na yazılı olarak veya elektronik posta, faks ve telefon ile başvuruda bulunmamız fayda sağlayacaktır. [10]

[1] Türkçe’ye tercümesi için bkz. Yaşar, Tuğçe Nimet, Anonim Şirketler Hukukunda Uyum (Compliance), İstanbul 2020, s. VI.
[2] https://www.rekabet.gov.tr/tr/Sayfa/Duyurular/nihai-karar-aciklamalari/tefhim-duyurulari?sayfa=1.
[3] https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/kilavuzlar/hakim-durumdaki-tesebbuslerin-dislayici-davranislarina-iliskin-kilavuz1.pdf.
[4] RKHK md.3.
[5] https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/kilavuzlar/hakim-durumdaki-tesebbuslerin-dislayici-davranislarina-iliskin-kilavuz1.pdf.
[6] Gesetz gegen Wettbewerbsbeschränkungen (GWB), Alman Rekabetin Korunması Kanunu, prg.18, f.4 ve f.6.
[7] Umnuß, Janssen, Corporate Compliance Checklisten, 4 Auflage 2020, Kapitel 9, Rn. 66
[8] RKHK md.6.
[9] https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/kilavuzlar/hakim-durumdaki-tesebbuslerin-dislayici-davranislarina-iliskin-
kilavuz1.pdf.
[10]https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/geneldosya/tuketici-el-kitabi-17-02-2016-son.pdf.